21 Temmuz 2016 Perşembe

Karabasan

Hepimiz değişik isimler altında ondan bahsedildiğini duymuşuzdur.Karabasan,ağırlık çökmesi, üç harfliler gibi.İsimler değişsede o uyku halinde farkettiğimiz dehşet duygusu  değişmiyor.Herkes hayatında en az bir defa yaşamıştır.Yaşamayanda mutlaka yakınlarından duymuştur.Bilim adamları bunu basit ,kesin ve etkili çözümleri olan bir rahatsızlık olarak dile getiriyorlar.Merak ettiğim bu rahatsızlık veya onlara göre uyku felci(uykudan uyanamama durumu) neden dehşet olarak bize yansıyor.Bukadar basit nedenleri ve çözümü olan bir rahatsızlık neden beni korkutmayı seçiyor?Bu kadar basitse arada sırada güldüremezmi?Bir korkusever olarak diyebilirim ki bizi korkutan hiçbirşey basit değildir.Korku bizim yaşama isteğine duyduğumuz reflekstir."Korkuyorum o halde varım" dedikten sonra yaşadığım  karabasan öykümü anlatabilirim:

Bu ŞEY herneyse işini o kadar iyi biliyor ki ,bizi korkutabilmak için ,herzaman en zayıf, en hazırlıksız anımızı bekliyor.Bunu değişik şekilde tarif edenler var.Bazen bir karaltı, bazen hareket eden bir şekil,bazende değişik renklerde kendisine bakan bir çift göz ve yüz olarak.Benimki ise gayet standartlara uygun,korkutmaya elverişli,dehşet uyandırmaya ve çaresiz bırakmaya yönelik adının hakkını veren bir karabasandı.Kısa,ani,etkili.

Herşeyin üstüme geldiğini ve beni sıkıştırdığını hissettiğim  b*ktan bir dönem.Sırtüstü uyuduğumu düşündüğüm bir anda üzerime adeta bir martı sürüsü gibi geldiklerini görüyorum.Bu beyaz silüetlerin birbirlerini ezmeden nasıl bu kadar kalabalık olarak üstüme çullandıklarını (saçma bir şekilde) düşünüyordum.Bu silüetler boğazımı sıkıştırmaya başladıklarında beni asıl korkutan .nefes almakta zorlanmam değil ,kötü niyetlerini hissetmemdi.Konuşmuyorlar,bakmıyorlardı ama sadistçe bir zevk aldıklarını hissediyordum.Çırpınmaya çalıştıkça sayıları artıyor.yüzümü kapladıkça yaşadığım panik duygusu ,çaresizliğimle beraber tam bir dehşet tablosu oluşturuyordu.İyi bir şey olmayacaktı.Boğazımı sıkanların üzerine yenileri ekleniyor ve ben görmesemde artan ağırlıktan  üzerimin tamamen kaplandığını ve artık gücümün yetmeyeceğini biliyordum.

Çaresizlik içinde bir çözüm arayan insan bedenim benden bağımsız olarak yapabileceği ilk şeyi yapıyordu.Avazım çıkana kadar bağırmak. Kendi sesimi  duymadığımı farkettiğimde dehşetim iki katına çıktı.Ağzım açılıyor bağırıyordum ancak bu istek çığliğa dönüşmüyordu.Sessiz bir bezden oyuncak kadar çaresizdim.Kollarım ve bacaklarımda işgal edildiğinde artık kıpırdayamıyordum.Çırpındığımı ve bağırdığımı düşünsemde ,aslında hareketsiz ve sessiz olarak boğulmayı bekliyordum.Ben çırpınma isteği duydukça sayıları artıyor,çıkamayan sesimi kesmek için daha şiddetli olarak boğazıma basıyorlardı.Kalbimin çarpıntısını azaltmaya çalıştım,uykudamıydım? Belki uykudaydım belki değildim ama nefes alamıyordum.Kendimi zorlamayı bıraktım,teslim oluyordum.Nefes alamazken ,nefessiz kalarak ölmenin nasıl birşey olduğunu anlamaya çalıştım.Ölecektim belki ama bu çırpınarak olmayacaktı.Son ana kadar ölümü hissetmeliydim ve bu benim seçimim olmalıydı.Nefesimi tuttum, vücudumu serbest bıraktım ve bekledim.Üzerimdeki varlıkların heyecanlarını yitirdiğini hissediyordum.Şimdi sadist değil sadece kızgın görünüyorlardı.Çırpınmamı mücadele etmemi bekliyorlardı.İşin güzel tarafı beni bunun için zorlayamazlardı.Zaten ölüyordum.

Ölmeyi beklerken üzerimdeki beyaz silüetler artık sadece basit ağırlıklardı.Onları duymuyor,hareketsiz bir mumya gibi kendimi dinliyordum.Canları sıkılmış bir halde tek tek uzaklaştıklarını görüyordum.En son kalan üç tanesi ,son bir ümitle boğazıma bastılar ama artık çok geçti.Dehşet sınırını geçip hissizlik bölgesine inmiştim bile.Benden alacakları birşey yoktu.Son kalanda boğazımdan dizlerime doğru akıp giderken kafamı kaldırıp yüzüne baktım.Mat yeşil suratında gözlerinin yerine bir boşluk vardı.Oraya kilitlenmişken "tekrar görüşücez" diyordu sanki.




2 yorum: