10 Temmuz 2016 Pazar

Bir Yolculuk Öyküsü(çubuk kraker)

Merhaba.Öncelikle sıkıntı olmaması için yer ve kişi isimlerinin hikayede değiştirildiğini belirtmeliyim.Gerçek olup olmadığına inanmak sizin değerlendirmenize kalmış.açıkçası benim için önemli değil .önemli olan iyi bir hikaye okumanız.şimdi anlatmaya  geçebiliriz.

Sıcak bir ağustos günü üç arkadaş bir işimiz halletmek için Samsuna doğru otomobille yola çıktık.Camlar açıkken bile sıcak rüzgar ve güneş, asfalt kokusuyla birleşip yüzümüzü kavuruyor ve açık havanın tadını almamızı engelliyordu.bu şekilde 5 saatlik bir yolculuktan sonra Merzifon yakınlarına geldik.
Sıcaktan iyice kavrulmuştuk cumartesi öğle saatleriydi.otobandan çıkıp köyiçlerinde serin bir yer bulup biraz pineklemeye karar vermiştik.Bozuk tarla yollarından uzaklarda görülen ağaçlık yere gitmeye başladık.Çok geçmeden arabanın altını bir tümseğe vurduk.BUhiç iyi olmamıştı.Biraz uzaklaşıp kontrol edince karteri deldiğimizi anlamıştık.Araç yağ eksiltiyordu ve bu halde fazla devam edemezdik.Uzaktan minaresi görülen köy merkezine doğru devam ettik.Tamirci olmasada en azından bir çekici çağırmak veya durumun vehametini anlamak amacındaydık.
Köye yaklaşırken arazisinde iki tane hurda araba ve traktör olan iki katlı sıvaları dökülmüş bir ev gördük.Tamirci olmasada en azından yardımcı olur diye düşünerek durduk ve eve yaklaştık.evin girişinde iki basamaklı bir merdivenin ortasında kırmızı bir çubuk kraker ambalajı içine taş koyulmuş sıcak rüzgarda sağa sola dansediyordu.Kapıda seslendikten sonra evin yan  tarafında kümese benzer yerden gıcırtıyla bir kapı açıldı ve terden sararmış atleti ve zayıf vücuduyla adının Nizam usta olduğunu öğreneceğimiz adam çıktı.
Nizam usta zayıf uzun boylu ,boğazında konuşmaya yarayan ses cihazı olan ,yüzüne neredeyse gölge yapacak kadar büyük burnu olan garip bir tipti.Pek konuşkan olduğuda söylenemezdi.Kısaca sorunumuzdan bahsettik.Nizam usta duruma baktı ve önceden beyaz olduğunu tahmin ettiğim ,boğazındaki ses aletinin kirden kararmış düğmesine basarak hırıltılı bir sesle konuşmaya başladı.
Tamirci aramanıza gerek yok, karter delinmiş ama bu tatil gününde ancak iki gün sürer yapmam dedi.çekici çağırabilirsiniz yada iki, gün beklersiniz dedi.İlçe merkezinden kiralık araç bulup yola devam edebilirmiyiz dedik.Bilemem ama kapıda bir arabam var işinizi halledip dönüşte arabanızı alabirisiniz dedi.Arabaya baktık  eski bir kahverengi ford Taunustu araba.Sorunumuzu halletmiş gibiydik.Taunusa binmeye hazırlanırken Nizam usta yalnız arabama dikkat edin içinde sadece çubuk kraker yiyebilirsiniz dedi.Arkadaşım fikret hemen lafa girdi :merak etme usta kraker falan yemeyiz dedi sırıtarak.Nizam usta sadece çubuk kraker yiyin diyerek Fikreti tersledi ve Receep diye seslenerek kapıyı açıp içeri girdi.Garip adam diye düşünerek yola koyulduk.
Taunus eski olmasına rağmen beklediğimizden daha rahattı.Arka koltuktaki serkanın koltuğu ıslak hissetmesi ve arabadan gelen leş kokusu haricinde bir sıkıntımız yoktu.Samsuna varana kadar kokuya alışamadık.Çubuk kraker muhabbetinden sonra yolda durup bir şey yemek  içimizden gelmemişti.Samsuna vardık işlerimizi halledip dönüş yoluna geçtik.
Nizam ustanın evine gelmiştik.Aracımız bahçedeydi.Taunusu parkettik ve eve yaklaştık.Kimse yok gibiydi.Biraz bekledikten sonra tekrar taunusa binip köye bakmaya karar verdik ancak araç çalışmıyordu.Biraz uğraştıktan sonra kendi aracımıza baktık tamir edilmiş gibiydi ve anahtarı üstündeydi.Bindik ve köye doğru gittik.
Köy kahvesine gelmiştik kahveciye Nizam ustayı sorduk.Yüzümüze garip garip baktı.Yakınımıydınız dedi.Hayır kendisiyle işimiz var dedik.Kahveci Nizam ustayı nerden tanıyorsunuz bilmiyorum ama 5 sene önce öldü kendisi dedi ve biz birşey sormadan anlatmaya başladı:
Nizam usta köyün girişinde traktör tamiriyle uğraşıyordu.Ölmeden 6 ay kadar önce karısı ortadan kaybolmuş Nizam ustayı terketmişti.Nizam 6 yaşındaki küçük oğlu Receple başbaşa kalmıştı.Sevimli bir çocuk olan Recep köyün diğer çocuklarına pek karışmaz her gördüğümüzde kapı eşiğinde elinde bir çubuk krakerle babasını çalışırken seyrederdi.Bir gün bir silah sesi duyduk.Nizam elinde av tüfeğiyle arabasında boğazına sıkarak intihar etmişti.Oraya vardığımızda Recepi göremedik.daha sonralarıda ne kadar aradıysak ne kendisini nede cesedini bulamadık.Bizim köylüler ve çocuklar pek yaklaşmaz o araziye bir yakınıda çıkmadı zaten.
Donakalmıştık ,köyde kaç tane Nizam olabilirdiki,kahveciye birşey diyemedik tekrar araca binip Nizam ustanın yerine yaklaştık. Kapıda sadece kaportası kalmış bir araç vardı ve biz onun aramızda konuşmadan bindiğimiz ford taunus olduğunu biliyorduk.İki katlı ev yarısı yanmış bir harabeydi.Yaklaşırken gayriihtiyari hızlanmaya başladım,hiç durmadan yoldan geçtim.Arka koltuktaki Serkan arkaya dönüp baktığında orda! orda! diye bağırmaya başladı.Küçük Recep elinde çubuk kraker poşetiyle kapıda durmuş bize bakıyordu.Dikiz aynasında gördüğüm şeyin göz yanılsaması olduğunu dileyerek Boluya kadar hiç durmadan sürdüm........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder